Ağartma: Altın, gümüş eşyaların sulandırılmış sülfürik asit (Zaç Yağı) içerisinde temizlenip oksitlerinden arındırılması.
Ajur: Altın veya gümüş levhâların üzerine yapılan motiflerde kıl testere ile lüzumsuz yerlerin boşaltılarak kafeslerin açılması işlemidir.
Akışkanlık: Erimiş alaşımın kalıba iyi akabilme ve kalıbın tam şeklini alabilme özelliğini gösteren karmaşık özellik. Genellikle, aşırı ısıyla ve oksitlenme olmadığında artar. Çok çeşitli deneysel döküm test parçaları tarafından değerlendirilir.
Alafranga: Mıhlamacılıkta altı açık çeşitli yuvalara taş takma tekniği.
Alaşım: Bir metalin en az bir başka metal ile homojen karışımıdır. Elde edilen malzeme yine metal karakterli olur. Alaşımlar, uygulamaların gerektirdiği fiziksel özelliklere sahip malzemeler üretilmesinde yaygın olarak kullanılır.
Alaturka: Mıhlama işlemelerinde, taşın foyalı kabara içine sıvama tekniği ile yerleştirilmesi.
Alman Gümüşü: Bakır, pirinç ve %20-25 oranında çinko alaşımı.
Amalgam: Metallerin cıva ile yaptığı alaşım.
Amyant: Altın veya gümüş objelerin üzerine konularak kaynak işlemlerinin yapıldığı yanmaz kâğıt.
Ana Metal: Yüzeyi üzerine kaplama,örtme vb. işlemler yapılan metal ya da alaşım.
Anot: Elektro kaplama, elektroformlama, elektroliz işleminde metal temin eden pozitif elektrot.
Astar: Külçe altın veya metal levhâlarının silindirde inceltilerek işlenmeye hazır hâle gelmiş hâli.
Aşırı Isı: Döküm sırasında akışkanlık kazanması için bir metalin ya da sıvılaşmış bir alaşımın erime noktasının üzerindeki ekstra sıcaklık marjıdır ve erimiş metalin vaktinden önce donmaksızın kalıbı doldurmasını mümkün kılar.
Ayar: Metalin kendi cinsinden saflık derecesinin matematiksel ifadesi.
Ayıklama: Mıhlamada taşı tutacak güverseleri ortaya çıkarmak için zeminin oyularak temizlenmesi.
Baget: Değerli taşların dikdörtgen prizma hâlinde kesilmiş şekli.
Barok: Avrupa sanat akımlarının birinin adıdır. Avrupalılaşma hareketleriyle ülkemizde de benimsenmiş ve bu yöntemle mimarlıktan süs eşyasına değin birçok eser verilmiş olup bizden aldıkları unsurlarda da karma bir tavır ortaya çıktığından adına da Türk baroku denmiştir.
Bedesten: Değerli bezlerin, kumaşların satıldığı üstü kapalı çarşı. Sonraları
satılan eşyaların cinslerine göre cevahir bedesteni, sandal bedesteni, silah bedesteni gibi adlar almışlardır. İstanbul Kapalı Çarşı’daki Cevahir Bedesteni, içinde çoğunlukla eski gümüş eserlerin satıldığı bir yerdir.
Bezel: Elmasın pırlanta kesiminde tabla üzerinde oluşturulan en büyük yüzeyli sekiz fasetin adı.
Bezeme: Süsleme, dekore etme.
Boraks: Teneker diye bilinen boraks, kimyada sodyum tetraborat diye geçer. Kuyumcular kaynak yaparken alevin hararetini arttırmak ve kaynak¬lanacak kısmın yağ ve oksitlerden arınması için temizleyici özelliklerinden yararlanırlar. Kaynak işleminin vazgeçilmez malzemesidir.
Boşaltma: Mıhlama işleminde kullanılan yarım yuvarlak uçlu çelik kalem.
Bronz: Bakır ve çinko alaşımıdır.
Brose: Takılarda matlaştırma amaçlı aşındırıcı sert keçe.
Broş: Süs iğnesi olarak kullanılan takı.
Buhurdan: İçinde hoş kokulu ağaç kabuklarının ve bitki dallarının yakıldığı, üst kısmı delikli alt kısmı kapalı maden kap.
Cilalama: Genellikle zımparadan sonra, perdah tozu cilalayıcı bileşenleriyle dolu fırça ya da döner tekerler kullanılarak metale parlaklığın kazandırıldığı son bitirme aşaması.
Cüruf: Eritilen maddenin boraks, karbonat ve nişadırla temizlenmesinden sonra kalan ramatlık artığı. Kal sistemiyle geri dönüşüm sonrası oluşan posa.
Çapla: Mıhlayıcılıkta kullanılan düz ağızlı çelik kalem.
Çevirme Kalemi: Desenlerin çevresindeki çizgileri belirlemek ve zeminle işlemeği birbirinden ayırmak için kullanılan biraz keskin, biraz sivri, biraz da yassıca olan kaleme denir.
Çift: Küçük maşa görünümünde tezgâh ve kaynak işlemlerinde kullanılan kuyumcu aleti.
Dara: Değerli metallerin tartılırken kendileri dışında kalan kâğıt, kap ya da yabancı unsurların ilk tartıdan sonra toplam ağırlıktan düşürülmesine denir.
Darphane: Madeni para basılan yer.
Derin Kalem: Kafkas kalemi de denilen bu stil, zemini oyularak motifleri kabartılan bir mücevher bezeme tekniği.
Dolap (tambur): Takının cila öncesi bilye ve iğnelerle parlatılması işlemi.
Dövülebilirlik: Aşırı işlem sertleşmesi ve çatlama olmaksızın, yoğun olarak çekiçlenebilme ya da haddelenebilme (yuvarlanabilme) özelliği. Dövülebilir¬lik, genellikle sıcaklıkla birlikte artar.
Dürtme: Mıhlama işlemlerinde kullanılan yuvarlak uçlu çelik kalem.
Elmas: Saf kömürdür regüler düzeneğinde kristallenir. Sertliği 10, özgül ağırlığı 3.52’dir. Bütün minerallerden serttir ve onları çizer. Renksiz, saydam, sarı, külrengi, kırmızı, mavi ve kara renklerde bulunur. 770 derecede kül bırakmadan yanar ağırlık ölçüsü «kırat«’tır.
Elektroliz: Elektrik enerjisinin kimyasal enerjiye dönüşmesi esnasında meydana gelen işlem. Kimyasal bileşiklerin elektrik yardımıyla ayrıştırılması.
Engele: Mıhlama işleminde kullanılan, üçgen ağızlı çelik kalem.
Faset: Pırlantanın yüzeylerine verilen isim. Bir çeşit taş işçiliği.
Fire: İşlenme anında meydana gelen metal kayıpları.
Füsür: Genellikle yuvarlak ve küre biçiminde, metale taş yuvası açma ve pürüz temizleme işleminde kullanılan freze uçları.
Gemoloji: Değerli taş bilimi.
Gemolojist: Değerli taş bilimiyle uğraşan uzman kişi.
Gısbit: Mıhlama işlemi sırasında oluşan maden talaşı.
Girif Bezeme: İç içe girmiş süsleme. Hatayı, rumi, ve hendesi, desenler çoğunlukla girif süslemelerdir.
Güftekari: Üzerlerinde kalem işi tekniğinde, şiir ve güzel sözlerin yazıldığı sanat eserleridir. Özellikle taşlarda görülür. Güftekari denildiğinde, üzerinde şiir ya da dileklerin bulunduğu taş akla gelirdi.
Güverse: Altın ve gümüşten yapılan minyatür kürecik.
Hadde: Büyükten küçüğe delikleri numara numara küçülen teli çekerek in- celtmede kullanılan çelik alet.
Hakkak: Çelik kalemlerle metal üzerine yazı yazan kalemkar.
Hâlhâl: Ayak bileğine takılan zilli süs eşyası. Ayak bileziği
Hamlaç: Kuyumcuların, kaynak yaparken maden üstüne alev göndermek için bir yandan üfleyerek kullandıkları içi delik ince boru. Bk. Boru, üfleme borusu
Hanut: İşyeri dışındaki kişilere, getirdikleri müşterilerin alışverişlerinden veri-len yüzde. Komisyon.
Heştek: Metal parçalarla yarım yuvarlak, küre ve taş yuvası yapımında kullanılan çeşitli boylarda yarım yuvarlak oyukları olan demir alet.
Hurda: Üretim sırasında işlemdışı kalmış toz, parça ve madenler ve kullanım değerini yitirmiş, eritilerek işleme sokulacak takılar.
Isıl işlem/tavlama: Madenlerin genişleme özelliklerini yitirmeleri hâlinde ısıtılarak yumuşatılması işlemi.
İfraz: Ramat ve bozuk alaşımlı maddenin tekrar kullanılabilir hâle getirilmesi işlemi. Maden arıtma tekniği.
Kabara: Altı kapalı, yarım yuvarlak, foyalı, elmas taş yuvası.
Kabaşon: Alt kısmı düz, üst yüzeyi bombe ve tıraşsız taş.
Kakma: Çelik kalem yardımıyla çökertme tekniği.
Kal: Toprak ve kilden hazırlanan çukurda kömür ateş yardımıyla metal külçelerin eritme işlemi.
Kalemkâr: Altın ve gümüş metal üzerine, çeşitli çelik kalemlerle yazı ve desen çizen kimse.
Kanal Mıhlama: Alafranga mıhlamada karşılıklı kıyıların içinde kanallar açarak taşların bu gizli kanallara oturtularak tutturulup yerleştirilmesine verilen addır. Güversesiz, çapaksız bir mıhlama biçimidir.
Kara usta: Eskiden kullanılan bir kuyumculuk deyimidir. Her işi yapan usta demektir.
Katmer: Metal üzerinde eritme veya alaşım hatası sonucunda oluşan hava boşluğu. Metal kabuğu.
Katot: Elektroliz işleminde (-) kutup.
Kaynak: 2 ayrı parça metalin birleştirilmesi. İşlem yapılacak metalin kendi cins ve ayarında yumuşatılmış hâli.
Klips: Zincir, kolye,inci, mercan gibi kol ve boyunda kullanılan takıların sabitlenmesini sağlayan özel anahtar.
Kontür: Mücevherlerin üst kısmı olan montürü alttan destekleyen işlenmiş kafesli parçanın ismi.
Kral Suyu: Selenyum asiti. Altın ve diğer bütün kimyasal bileşiklerini etki¬leyen 1 litre nitrik asit ve 3 litre hidroklorik asit bileşimi.
Kumlama: Klasik ve modern yöntemlerle takıya mat görünüm veya kalem işlemlerinde görünüme belirginlik vermek amacıyla zemine verilen ince kum vurma işlemi.
Kumpas: Çukurları ve tümsekleri olan kalıpların ölçülerini almaya yarayan pergel cinsi bir alet.
Külçe: 24 ayar som altın.
Kültive: Havuzlarda istiridyenin içine boncuk şeklinde bir çekirdek konulup bekleti-lerek üzeri sedefle kaplanınca elde edilen suni incilerin ismi
Lahit: Kafkas Kalem ustalarının çelik üzerine altın kakma tekniği. Demir üzerine açılan kanalların ağızları dar, dipleri geniş tutularak hazırlanır. Bu kanallara saf altın çekiçle çakılır. Altınlar iyice yerleştikten ve çapaklar alındıktan sonra demir harlı alevde ısıtılır. Lav zamanı yağa sokularak su verilir.
Lehim: Düşük ısıda eriyebilen, düşük dirençli, kalay ve kurşun karışımı bir çeşit kaynatıcı.
Lup: Mercek. Başta taşların değerlendirmesi olmak üzere metaller üzerinde damgalama ve ince ayrıntıların incelenmesine yardımcı alet.
Malafa: Yüzük ve bilezik yapımında kullanılan, demir bakır alaşımları veya ahşaptan üretilmiş, konik cisim.
Malgama: Altın, gümüş gibi metallerin cıva ile yaptığı alaşım. Cıva yaldızı, tombak.
Markiz: Mekik şeklinde tıraşlanmış taşlara verilen ad.
Mihenk: Altın ayar tespitinde kullanılan denek taşı.
Mikron: Kalınlık ölçü birimi 1mm=100 mikrondur.
Milyem: 24 ayar altının 1000 milyem olduğu düşünülerek altın alaşımlarının bu değerlere göre tespiti.
Mine: Dövülmüş renkli cam tozlarının metal üzerinde hazırlanmış yuvalara doldurularak fırınlanma tekniği.
Miskal: Kuyumculukta özellikle inci gibi ürünlerde kullanılan 4,8 gr’lık ağırlık ölçüsü birimi. Bir buçuk dirhem değerinde eski ağırlık ölçüsü birimi.
Montür: Taşların monte edildiği mücevherin üst kısmı.
Mücevher: Değerli taşlarla bezenmiş süs eşyası.
Muntaç: İskelet. Telkaride ince tellerin kendisine kaynak yapıldığı kalın iskelet görevi yapan tel.
Nakkaş: Nakşeden, nakış yapan, bezeyen usta.
Necef: Dağ kristali
Ons: 31,1 gramlık ağırlık ölçüsü
Oksit: Hava neminin metal yüzeyinde oluşturduğu katman.
Pafta: Metal çubuk ve borularla diş açan alet.
Patina: Bakır çalığı. Bakırın hava nemi, oksijeni ile reaksiyonu sonucu oluşan, yeşil renkteki bakır karbonat.
Pandantif: Genellikle sarkıntılı gerdanlıklar için kullanılan ad. Kolye ucu.
Perçin: İki veya daha fazla levhayı birbirine bağlamak için çivinin ezilerek baş durumuna getirilen ucu. Kuyumculukta takının oynak bölümlerinde kaynağın sakıncalı veya gereksiz görülmesi hâlinde, metalin kendi cinsinden bir telle sabitlenerek telin her iki ucunun şişirilmesi işlemi.
Pevla: Mühür mumu, bir birim gomalak, iki birim reçine ve bir birim üstübeç karışımı olan, mıhlama ve kalemkârlıkta kullanılan yapıştırıcı.
Pırlanta: Elmasın tıraşlanarak prizmatik özelliği kazandırılmış hâli.
Pirinç: Bakır ve % 45 çinko ile yapılan alaşım.
Pomza: Cilalama yapılırken mücevherin çabuk ve kolay parlamasını sağlayan yağlı pomad.
Pota: İçinde metal eritilen grifit özel kap.
Prototip: Ana kalıp. Dökümhanede kauçuğa alınarak seri üretime geçilecek ürünün sadekâr tarafından üretilmiş orijinal hâli.
Ramat: Üretim sırasında engellenemeyen maden kayıplarının atölyenin çöp ve atıklarından geri dönüşümünü sağlama amaç ve tekniği.
Raspa: Özellikle taş yuvası ve metal üzerindeki pürüzlerin giderilmesi işlemlerinde kullanılan, sivri uçlu, keskin kenarlı oluklu üçgen alet.
Rodaj: Rodyum kaplama.
Savat: Gümüş üzerine, gümüş, bakır, kurşun ve kükürtle hazırlanan çamurla yapılan nakış. Kara nakış.
Sıvama: Mıhlamacılıkta, taşın tüm çevresinin metalle kapatılarak gerçekleştirildiği mıhlama tekniği.
Şaloma (Şalome, şalümo): Kaynaklama ve ısıl işlemlerde kullanılan, değişik tekniklerle, alev üretici alet. Isıtıcı Hamlaç
Şarnel: Kuyumculukta tek başına veya çeşitli ürünlerde eklenti olarak geniş bir kullanım alanına sahip, madenin kendi cinsinden oluşturulmuş boru.
Takoz: Kuyumcu tezgâhında testere ve tesviye işlemlerinin gerçekleştirildiği ahşap çıkıntı.
Tav: Altın, gümüş gibi metallerin ısınma kıvamı. İşlenecek metalde bulunması gereken ısı ve nemin yeterli olması, işlemler sırasında sertleşmiş madene tekrar işlenebilir özellik kazandırma.
Telkari: Çok ince tellerle oluşturulan desenler ve bu desenlerden takı oluşturmak için kullanılan geleneksel üretim tekniği. Filigre.
Terleme: Isıl işlem ve kaynak işlemlerinde, maddenin fiziki görünümünün bozularak pürüzlü hâle gelmesi.
Tombak: Bakır üzerine altın, civa malgamasıyla yapılan kaplama işlemi cıva yaldızı.
Tor (ızgara teli): Şaloma alevinin metalin alt ve yanlarına etkisini arttıran, amyant ve ürün arasında kullanılan örgülü demir tel.
Tunç: Kalay, bakır karışımı.
Varak: Altın gümüş gibi madenleri, döverek oluşturulan ince metal yaprak.
Yaldız: İnce kaplama . Elektroliz tekniği ile metalleri değerli metallerle kap-lama işlemi.
Zac yağı: Sülfürik asit. Madenler üzerindeki oksit, yağ ve kirden arındırılması işleminde kullanılan temizleyici alet.
Zer: Altın.
Zerger: Kuyumcu.
Zergeran: Savat yapan usta.
Zernişani: Kakma ustası.
Zift: Reçine, horasan, asfalt ve yağ karışımından oluşan, kuyumcuların üze-rinde altın gümüş levhâları yapıştırarak işledikleri pomad.
Ziynet: Altın gümüş ve değerli taşlarla yapılan süs eşyası.