Doğal Taşların Şifalı Etkileri

Doğal taşlar, milyonlarca yıl süren bir zaman diliminde meydana gelirler. Oluşumları süresinde birçok doğal enerji vibrasyonunu üzerine alırlar. Taşların üzerinde birikmiş olan bu enerjiler taşları kendi enerji alanına alan insanlar üzerinde önemli pozitif etkiler oluşturur.

Taşlar, dıştan içe doğru büyürler. “Tohum” denen bir çekirdek yapı, taşın etrafında atom üstüne atom, yapıtaşı üstüne yapıtaşı, tabaka tabaka belli bir geometrik kural ve düzenlilik içinde birikerek oluşurlar. Böylece mineral, zamanla bu tür kendine özgü büyümesini tamamlar. Bu büyümenin süresi, saniyenin kesirlerinden yüzyıllara kadar uzayan bir zaman biçimini kapsayabilir ve oluşan mineralin büyüklüğü, bir toz tanesinden kocaman bir kayaya kadar değişebilir. Biçimi ve görünümü ile bulunma koşulları ideal ve karakteristik, ya da çarpıtılmış ve bütünüyle atipik olabilir. Bunların tümü de sonuç olarak çevreden kaynaklanmaktadır. Bir taş oluşumunda, bütünüyle çevresine bağlıdır.

Doğal taşlar birçok hastalığa iyi gelmektedir.Sahip olduğu enerji alanının güçlü olması ve kişinin kendi enerji alanını etkilemesi, taşların kişideki bloke olmuş ve hastalığa yol açan enerjiyi dengelemesini sağlamaktadır. Hastalıklar, vücuttaki enerji dengesizliklerinden oluşmaktadır. Enerji alanı dengeye kavuştukça kişi canlanır ve kendisini çok daha iyi hisseder. Siz de sağlık sorununuza iyi gelen bir taşı üzerinizde bulundurarak doğal taşların şifa verici etkisinden faydalanabilirsiniz. Ancak taşlarla tedavi alternatif tıp alanının içindedir ve tıbbi tedaviye destek olmaktadır. Taşlar, insana yararı bakımından çok geniş bir yelpazeye sahip. Koruyucu hekimlikten tedavi edici hekimliğe kadar. Yine psikolojik rahatsızlıklardan fiziksel hastalıklara kadar. En önemli yararı, koruyucu hekimlik. Zira denge sağlayıcı. Ruhsal – fiziksel denge, sıvı – baz dengesi, minerallerin kendi arasındaki orantısal denge gibi.

Ayrıca solunum, sindirim, boşaltım, ısı, bağışıklık, doku, hücre, iskelet gibi sistemlerin sağlıklı ve düzenli çalışmasına yardım ediyor. Salgı bezlerinin işlevlerini yerine getirmesinde de önemli. Ayrıca bedensel veya ruhsal sağlığın bozulması halinde, tedaviye yardım edici fonksiyona sahipler. Bunu da vücut sistemlerini yeniden düzenleyerek, dengeleri yeniden kurarak yerine getiriyorlar.

Taşlar, çeşitli minerallerin bileşimi durumunda. Üstelik oluşumları için en kısa süre bir milyon yıl. Yani taşı oluşturan mineraller milyonlarca, hatta milyarlarca yıl içinde enerji yoğunlaşmasına uğramış durumda. Bu nedenle insan ömrüyle kıyaslanamayacak ölçüde ve yoğunlukta bu minerallerin enerjisini barındırıyorlar bünyelerinde. Bitip tükenmeyen bir enerji. (Ancak bazı ağır hastalıklarda 7-8 ay sonra taşların yenilenmesinde yarar var.)

Aynı mineralleri insan vücudunda da görüyoruz. Kimisi bedensel ağırlığımızın belirli bir oranını oluştururken, diğerleri eser miktarda yani mini-minnacık durumda. Ancak fonksiyonları çok büyük ve yaşamsal değerde. Örneğin bedenimizde 4 gram kadar demir, 90 miligram kadar bakır, 2,5 gram çinko, beden ağırlığının yüzde ikisi kadar kalsiyum, binde beşi kadar magnezyum, yüzde biri kadar fosfor, 25 miligram iyot, 1 gram selenyum, 125 gram potasyum, ayrıca manganez, krom, silisyum, sodyum, klor, kükürt, kobalt, molibden, flüor, bor, lityum, nikel, alüminyum, brom, bizmut gibi mineraller bulunmaktadır. Yani toprakta hangi mineraller bulunuyorsa, topraktan yaratılan bedenimizde de aynı minerallervar.

Beden ve ruh sağlığımız için ilk olarak bu minerallerin bedenimizde bulunması, ikinci olarak da olması gereken oranda bulunması gerekmektedir. Zira vücudumuzda belirli fonksiyonların gerçekleşmesini sağlayan minerallerin azlığı veya fazlalığı, bu fonksiyonların yerine getirilememesine, bu da çeşitli fiziksel ve ruhsal hastalıkların oluşmasına sebep olmaktadır.

Örnek olarak magnezyum mineralini ele alalım: İnsan vücudunun yaklaşık binde beşi magnezyumdan oluşur. Bu miktarın yüzde altmış beşi dişler dahil kemiklerde, yüzde otuz beşi de kan dolaşım sisteminde ve dokulardadır. Daha yoğun bulunduğu organlar kalp ve beyin.

Magnezyum, anti-stres minerali olarak bilinir, ilk olarak kasların gevşemesini, sakinleşmeyi, rahatlamayı sağlar. Üç yüzden fazla enzimin işlevinde rol alarak, çeşitli türde enerjinin üretilmesini, saklanmasını, kullanılmasını ve aktarılmasını sağlar. Kandaki şekerin enerjiye dönüştürülmesi, dişler dahil kemiklerin gelişmesi ve sağlıklı kalması, sindirim sisteminin düzenli çalışması, kalp damarlarının esnekliğini muhafaza ederek kalp krizlerinin önlenmesi, beden sıvılarındaki asit-baz dengesinin sağlanması da magnezyumla doğrudan ilişkili.

Magnezyum eksikliği, beyin, kalp, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulmalara, enerji azalmasına, dolayısıyla halsizlik, yorgunluk, göz kararması, baş ağrıları, yüksek tansiyon, böbreklerin taş üretmesi, kemik erimesi, kaslarda ve kalpte çarpıntılar gibi fiziksel, algılama eksikliği, şaşkınlık, uyku bozukluğu, hafıza kaybı, sinirlilik gibi psikolojik rahatsızlıklara sebep olmaktadır. Bebeklerin havale geçirmesi de büyük oranda magnezyum eksikliğine bağlıdır. Bedendeki magnezyum eksikliğine, dengesiz beslenme sebep olduğu gibi, aşırı terleme, stres, hamilelik, bebek emzirme, sportif faaliyetlerde aşırı zorlanma, kandaki şeker oranının yükselmesi, kafein, alkol, idrar söktürücü ilaç kullanımı, sera ürünü yiyecekler de neden olmaktadır.

Genellikle kalsiyum eksikliğiyle ortaya çıkan magnezyum fazlalığı da, kasların yeterince kasılmamasına, dolayısıyla bitkinliğe, hareketsizliğe, depresyona, bellek bulanıklığına, nefes darlığına, kalp atışlarında düzensizliğe sebep olabilmektedir. Ayrıca magnezyum, C vitamini ile sodyum, potasyum ve kalsiyumun etkili biçimde kullanımına da yardım etmektedir.

Magnezyum minerali, Akik (Agat), Ametist, Elmas, Granat (Garnet, La’l), Hematit, Jasper, Gül Kuvars, Mercan, Mıknatıs, Obsidyen, Opal, Sitrin, Yakut ve Yeşim taşlarında bulunmaktadır. Bu taşlar, yaydıkları enerjiyle bir şekilde vücuttaki magnezyum oranını dengelemekte, azlığı veya fazlalığı nedeniyle oluşan fiziksel veya ruhsal rahatsızlıkları ortadan kaldırmaktadır.

Taşlar, şifa veren enerjilerini insanoğlunun hizmetine yaratılan doğadan almakta ve doğal yoldan bize aktarmaktadır.

TPL_KALLYAS_TOTOP